ALLAH SİSTEMİ VE MUTLAK VARLIK

MUTLAK VARLIK: MUTLAK ŞUUR VE O’NUN MÜTEAL ORİJİNAL KEYFİYETİ OLAN MUTLAK KEYFİYETÇE BİR VARDIR.

Mutlak Şuur’un Kendi Keyfiyeti içindeki seyri, Mutlak Varlığın Mutlak yaşamıdır.

ALLAH SİSTEMİ; MUTLAK VARLIK’TAKİ MUTLAK ŞUUR’UN İLAHİ ALEMLERDEKİ TÜM MEVCUDATIN TEKAMÜLÜ İÇİN DEVREDE TUTTUĞU RAHMAN-I RABB’UL RAHİMİYET SİSTEMİDİR.

ALLAH SİSTEMİ’NİN RABBİ OLAN ALLAH’IN “RABB’UL ALEMİN SIRRI” BUNDAN KAYNAKLANIR.

Rabsal Terminolojik Sistem kayıtlarında Mutlak Varlığın Şuuru olan MUTLAK ŞUUR, Allah Sistemi’nin Uluhiyet Vechesindeki şuur olarak Şuur’ullah… Resuliyet Vechesindeki Şuur olarak ise Şuuru Resul’ullah olarak geçer.

ŞUUR’ULLAH MUTLAK ŞUUR’DAN, ŞUURU RESULLULAH ŞUUR’ULLAHTAN AYRI DEĞİLDİR. BÖYLE OLDUĞU GİBİ, ŞUURU NEBİYAN, ŞUURU PEYGAMBERAN, ŞUURU VELİYAN OLARAK BİLİNEN ŞUURLAR DAHİ MUTLAK ŞUURDAN BİR GÖRÜNÜŞTÜR.

Mutlak Varlık, Mutlak Yokluk’a ayine olarak Mutlak Yokluk Arzusundan kaynaklanan Arzuya sahiptir. Bu Arzuya göre Mutlak Varlık, Mutlak Şuuru ile her zerresinin kendi şuurundan nasiplenmesini sağlamaktadır.

MUTLAK YOKLUK’UN KENDİ SONSUZ – SINIRSIZ MUTLAK KEYFİYETLERİ İÇERİSİNDEKİ SEYRİ; KENDİNDEN AYRI OLMAYAN MUTLAK VARLIĞININ YAŞAMIDIR. İŞTE BU YAŞAMIN KESRETTEKİ GÖRÜNÜŞÜ ZERRELER ARASI FAALİYET HALİNDE CEMADİ, NEBATİ, HAYVANİ, BEŞERİ YAŞAM FAKTÖRLERİ TARZINDA ZUHUR EDER. KESRETTEKİ BU ZERRELERİN SEYRİ İNSAN-I KAMİLE DOĞRUDUR.

İLM-İ TASAVVUFTA İNSAN-I KAMİL OLARAK BİLİNEN HAKİKİ ÖZ İNSAN NUMUNESİNİN ŞUURU DA MUTLAK ŞUURDAN BİR GÖRÜNÜŞTÜR.

İnsan-ı Kamil, bilincinin Bekasını yaşayan bir numune olarak Mutlak Şuur’un Allah Sistemi’ndeki Uluhiyet Vechesine ait Şuurda fan olmuştur.

Bu nedenle..

İNSAN-I KAMİLİN SURETİ İNSAN, SİRETİ İSE ALLAHTIR.

LÜTFEN DİKKAT: Bu bilgiler elbette ki çok Yüksek Bilinçler’in harcıdır. Evrensel nitelik ve ölçüdeki giriftliğe haiz makroşümuler denklemli mahiyetler taşıyan bu bilgiler, bihakkın olarak ancak EVRENSEL BİLİNÇ BOYUT KAVRAMI‘na sahip bilinçler tarafından kavranılabilir. Bu nedenle sayın okurlarıma ön yargıya kapılmadan Allah Sistemi ile alakalı yazdığım bilgilerin tamamını okuyup hatmettikten sonra gereken değerlendirmeleri yapmalarını tavsiye ederim.

İNSAN ———► Bu kelimenin altında ne yüceliklerin gizli olduğunu bir bilebilseniz…

İNSAN sözcüğünün altındaki Evrensel Müteal Manayı kavrayanlar Sonsuz – Sınırsızlığın, Müteal Orijinalliğin yüceliğinde yitirmişlerdir kendilerini. Ancak bu kendi ifadesiyle kastettiğim kendilik, vehimselliğe dayanan bir kendilik olduğunu belirteyim.

İNSAN YAŞAMI, DİĞER BİR İFADE İLE ALEM-İ KÜBRA YAŞAMI; SONSUZ – SINIRSIZ TEK OLAN’IN YAŞAMINDAN AYRI OLMADIĞI GİBİ FARKLI DA DEĞİLDİR.

Nasıl bir varlıktan söz ediliyor ki, SONSUZ – SINIRSIZ TEK OLAN‘ın yaşamıyla alakası oluyor. Sözü edilen Varlık İNSAN-I KAMİL‘dir. Diğer bir ifadeyle EVRENSEL İNSAN NUMUNESİ‘dir.

İnsan-ı Kamil;

Kaba kesif bedeniyle (Vücude-i Cismaniye) Alem-i Mülk’te,
Işıki seyyal bedeniyle (Vücude-i Seyyaliye) Alem-i Berzah’ta,
Durgun ateşi bedeniyle (Vücude-i Nuraniye) Alem-i Melekütte,
Altın ateşi bedeniyle (Vücude-i Nuraniye) Alem-i Ceberrut’ta,
Zat-i Benliğine ait Asil sesi bedeniyle (Vücude-i Nur ala Nuraniye) ise Alem-i Lahud’da yaşamaktadır.

Hülasa İNSAN yani Alem-i Kübra denilen Varlık:

CİSMANİYE
SEYYALİYE
NURANİYE
ZATİYE
İTİBARİYLEALEM-İ MÜLK
ALEM-İ BERZAH
ALEM-İ MELEKÜT
ALEM-İ CEBERUT
ALEM-İ LAHUD
DA YAŞAMAKTADIR.

Demek ki İNSAN denilen varlığın, yalnız Alem-i Mülk ve Alem-i Berzah yaşantısına bakarak tümel yaşamını kısıtlamak; durumu yeterince kavrayamayan birimlerin yaşadıkları illüzyona dayalı olan bir hükümdür. Bu birimler, Alem-i Kübra ifadesiyle bilinen insanın farkındalık seviyesinden aşağıda bulunan farkındalığa sahiptirler. Bu nedenle tümel yaşamlarının farkına varamayarak, sadece Alem-i Mülk ve bazen de Alem-i Berzah yaşamlarının farkına vararak, tümel yaşamlarının yalnızca bir parçası olan Dünya yaşantılarını kaile alabiliyorlar.

 

İnsanın Dünya hayatının sonunda yaşamının noktalanacağı fikri, metaryalist felsefenindir ve aslı astarı olmayan bir fikirdir. İster mutat bir insan olsun (beşer) ister insan olsun, her ikisinde de zat-ı benlik aynıdır. Ancak, insan sözünden kasıt İnsan-i Kamil ise İnsan-i Kamil, Alem-i Nasut’tan (Alem-i Mülk ve Berzah Bütünlüğü) tutun, Alem-i Meleküt, Alem-i Ceberüt, Alem-i Lahud dahil bütün alemlerde yaşadığının bilincindedir.

Mutlak Şuur’un kendi keyfiyeti olan nursal mevcutluklardan tebarüz eden ışık tarzındaki enerjetik oluşumlar (seyyal oluşumlar), afakta kaba-kesif bir hal arzetmektedir ki, bu mevcutluğa arzı meydana getiren maddi oluşumlar denilmektedir. Arz insanın kaba algı sistemlerine hitap edebilen ışık tarzındaki enerjetik oluşumların müştemilatıdır.

İNSAN ZAT-I BENİLİKÇE ŞUUREN BİR VARLIKTIR. MUTAT İNSAN ŞUURUNDAKİ İDRAK KENDİ ASLİ OLAN MUTLAK ŞUURA BAĞLI VE O ŞUURDAN DEVREDE TUTULAN BİR ŞUUR MEVCUTLUĞU OLDUĞUNU KAVRAYAMAZ.

Mutat insan şuuru vehimselliğe istinat eden kabullenişlerle, şartlandırılmış ve tedriçliğe uğratılmıştır. Bu bir bakıma belirli bir mahbesliği kendi kendine kabullenmeden başka bir şey değildir. Yanılsamaya dayanan kabullenişlerin yarattığı bir kısır döngü. Evet yanılsamaya dayanan hükümlerin bütünlüğü beşeri şuur düzeyi diyebileceğiniz dar şümullü bir şuur mevcutluğunu meydana getiriyor. Bundan kurtulmak mümkündür, evet mümkündür. Nasıl mı? İbadet denilen çalışmalarla.

AXOY MA-TU / Ö.CENAP BAŞMAN

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.