FASİKÜL 8 – Ulu Rahman AŞK’ına…

Ulu Rahman AŞK’ına… Kıpırdamayan bir deniz… Mümkün müdür bir deniz için kıpırdamamak? Dalgalansın kıpır kıpır oynasın diye Kendinden rüzgarı çıkaran O. Dalgalanan O… Kıpır kıpır oynayan O… Deniz rüzgara mı muhtaç dalgalanması için… Dalgalanmayı sağlayan rüzgar Deniz’den ayrı mıdır? Dalga rüzgara bağlı, pekala rüzgar neye bağlı? Elbette ki Deniz ’e… Deniz Kendindeki dalgalanmayı yine ‘Kendinden ayrı olmayan’ Rüzgar‘ la sağlıyor. Öyleyse gel Kendi rüzgarınla (ÖZ’sel enerji akımı) sana yakışan raksan dalgaları oluştur. Dalgalan, dalgalan durulma bak her zerre cevval, muntazam bir tempoyla raks edici, her zerre kıpır kıpır faaliyetli. Her zerrenin zerrelik bünyesinden öte zerreyi ayakta tutan bir zikir noktası var. Allah Allah Allah diye zikir yapıyor Kendinden Kedine ve Kendinde. Zikredilen o noktaya in ve orada Kendinle birlikte zikret Kendini Allah, Allah, Allah diye. Dinle o noktayı ne deniyor. O noktada diyen Sen denilen Sen. Aklın mı karıştı karışmasın. Karışacak aklını geride bırak ta buraya Aşk ile gir. Burada aklın hükmü yoktur. Burada aşk vardır AŞK. Aşık olan Sen, Maşuk olan Sen, izleyen Sen izlenen Sen. Bizim dalgalanmamızın inceliğinde Hak’kın sırrı var. BİZ’im dalgalanmamız ilelebet sürecek. Kendine naz yapan, cilve yapan, AŞK serenatlarında bulunan, Kendi için ölen, Kendi için dirilen. Kendinden Kendine Aşık olandan nasıl bir söz beklerdin Allah için sevdiğim. Kaybet, kaybet sen kendini kaybet ki kaybettiğinin yerine Kendine aşık olan yine Kendini bul ve bu sözün kıymetini anla. Aşk, Aşk, Aşk. Aşk kaplıyor varlığımı aklım başımdan gidiyor ki Aşk’a dair yazıyorum. Aklım başımda olsa akla dair yazardım. Yazdığım her kelime Aşk kokuyor. AŞK. Aşkın yaşantısını belirtiyor, aklı öldürüyor çatlatıyor.

Müteal Orijinal AŞK’ın doyumsuzluğunda, doyumsuzlukta yaşanılanın iletilmesi ne derecede mümkündür kelimelerle? Kaybettim yine kendimi, Kendimde. Kendimde Kendi Kendime Aşık olarak yaşıyorum. Ne zevktir bu Yarabbi ölüyüm, yaşıyorum. Ben öldükçe yaşamanın sırrına erdim. Kendimde öldüm Kendimde dirildim. Ölü olan kendimde yaşayanın BEN olduğunu yaşadım. Ölülük, evet evet ölülük, diriliğin karaltısıymış. Beyazlanan karaltıda, karaltı kalır mı?

Ölülük diriliğin şartıymış; ölmeden dirililemiyor. Geceleyin gelene and olsun. Geceleyin ortaya çıkan nedir bilir misin? O karanlığı delen yıldızdır (Tarık 1-2-3). Gece ağarınca geceden bahsedene aşk olsun. Ağartılmanın cefasını geceleyin ortaya çıkan mı çekiyor? Ölülük ve dirilik aynı varlığın diriliğini gösteren hadleri değil midir? İnkara bak ta ikrarı anla. İkrara bak ta inkarı anla. İnkarın varlığı, ikrarın gölgesi değil midir? Bir’likten ikilik-İki’likten Bir’lik çıkar mı? Kendini Kendinde BİR’le ki anlayasın. Gündüzü geceye, geceyi gündüze geçiren Allah’a hamd olsun. Ne güzel geçmiş gece gündüze, gündüz geceye. BİZ yeryüzünü dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı? (Mürselat 26). Karaltının sefası, karaltılığını ceste ceste ortadan kaldıran ağartıcı aydınlığın karaltıdan boşalan yere yerleşmesiyle ağartıcı aydınlığa geçiyor. Yani ne oluyor? Gündüzün sefasını gündüzü ortaya çıkaran ağartıcı güneş sürmeye başlıyor.
Karaltının yani gecenin sefası nerede kaldı? Aydınlığın yerleşmesiyle ortaya çıkan gündüz sefasının batınında meknuz kaldı. Karaltı yani gece cefa çekiyor ki gündüz sefa sürüyor. Aklını zorlama burada Aşk çalışır Aşk. Aşk’ça biliyorsan Aşk’ça konuşup anlaşalım. Yine kendini kaybettin diyenlere sesleniyorum. Aşk’ın esiri olarak, Aşk’ın sefasında cefasında, Müteal orijinalliğinin doyumsuzluğunda, yüceliğinin sınırsızlığında, Celal Cemal oynaşlarının varlığında, Uluhiyetinde yaşayarak sesleniyorum. Kaybedilen ne? Kazanılan ne? Kaybeden kim? Kazanan kim? Söyleyin bana aydınlığı sağlayan güneşin aydınlığı sağlamasındaki kazancını, zararını. Boy gösteren aydınlığı sağlayıcı, karanlığı aydınlatmaya mı muhtaç? Öyleyse gece niçin aydınlık gelince gecelik sefasını yitiriyor gecelik cefası içerisinde. Karanlıkta memnun, aydınlıkta memnun her ikisi yerli yerinden. Ancak gündüzün ardından gelen gece, gecenin ardından gelen gündüz. Her ikisinin birbirine geçmesi gerekiyor. Böyledir nizam böyledir intizam. Gündüzü geceye, geceyi gündüze geçiren Allah’a Hamt olsun. Ant olsun canları şiddetle çekip alanlara (Naziat 1) Benim canım Canan’ım çekip aldı ve canımı kaybettim ki Canan’ımı buldum. Baktım ki bulan da ben arayan da ben. Kaybeden neyini kaybetmiş, ne kaybetmişse kayb edilmişlikte kaybetmiş. Onun o kaybettiği kayb edilmişlikte hüküm sürüyor. BİZ kaybettiklerimizin kayb edilmişlik diyarında varlıklarını sürdürdüklerini biliyoruz, ya sizler biliyor musunuz? Onlar BİZ’lerin geceleridir, Onlar BİZ’lerin zulmanileridir. Allah-Allah-Allah Aşk’a yenik düşen aklın, Nuraniyet kemalatı karşısında eriyip hiç olduğunun ve hiçliğinden ortaya çıkan Nuraniyet mevcutluğunun işareti ve zaferidir bu. Ben aydınlatan güneş miyim yoksa aydınlatılan gece mi? Ben neyim? Gecemin bağrında yatan gündüzümü belirtecek bir güneşim BEN. Ancak sığınağım, barınağım örtüm gecemdir.

Geceleyin gelene ant olsun, geceleyin ortaya çıkan nedir bilir misin? O karanlığı delen yıldızdır (Tarık 1-2-3). Örtüm gece BEN ise Güneş. Biri ölü. Biri diri. Biri mahluk, Biri varlık. Biri şeytan, biri Melek. Gündüzüm gecem Ben’de batan ve doğan güneş de BEN. Doğan neyin üstüne doğacak Kendi gecesinin ya batan nereye sığınacak yine Kendi gecesinin. Mecnun Leyla’daki güneşi görünce Leyla’dan geçti. Ya Leyla neyin örtüsüymüş öyleyse Mecnun’un aradığı güneşin. Güneşi arayan onu doğacağı yerde arasın elbette bulur. Bulunca da aradığı o güneşin Kendi olduğunu anlar (Asil BEN). Leyla’nın sakladığı, barındırdığı, örttüğü GÜNEŞ’ ten Ben’de de var niçin aramıyorsun? Niçin doğacağı yerde değilsin de iyice batmış güneşlerin bulunduğu gecelerin peşindesin? Çünkü sen de öyle bir gecesin ve geceliğinin sefasını sürüyorsun. Ve bu sefadan vazgeçemiyorsun. Gel geç bu sefa dediğin gündüze göre cefa olan mahrumiyetten SEN GÜNEŞSİN GÜNEŞ. SEN GÜNEŞSİN GÜNEŞ. Güneş gibi parla ne anlarsın hezimetten. Parla gecelerdeki geceler solsun gündüz olsun. Doğan güneş gibi ol batık güneş gibi değil. Doğan güneşler diriliğini gösterir, batık güneşler ise örtüleriyle ölülüğünü. Ölü nedir Güneş midir yoksa örtüsü mü? Elbette örtüsüdür ancak doğmayan güneş neyi aydınlatacak nereye gösterecek yüzünü. Gecenin bağrında Kendi Kendine ışık tutacak, Kendi gösterecek yüzünü, zaten hep aydınlatmaktadır. Kendini Kendine göstermektedir Kendinde. Allah için bir kulak ver sözlerime Senin güneşin Ben’im güneşimden ayrı mıdır? Şu soruyu sor kendi kendine doğan güneş nereye ve nereden doğacaktır, batık güneş neredeydi ki batmışlıktadır. Doğacak batık güneşlerin aydınlığını örtülerin altından hissederek Aşık olanların varlığı için şükürler olsun. Karanlıktaki meknuz gündüzün, güneşle ortaya çıkacağını hissede hissede karanlığa hor bakmak olur mu? Her gelen gündüz güneşi ile ortaya çıkmıyor mu? Güneş değil mi ona gündüzlük sefasını sürdüren varlıkta tutan, yüzünü güldüren. Mevlana’da dünyada Şems Tebrizi denilen GÜNEŞ’le gündüzünü doğurdu, gündüzünün sefasını sürdürdü, yüzünü güldürdü. Allah dedim yine kapladı tüm varlığımı zerrelerimin batını olan can odağından İLAHİ AŞK. Bu Aşk’ın Müteal Orijinalliğinin sınırsızlığında yitirdim kendimi ve Kendimde Mutlak Dirilikle dirildim. BİR’in verdiği dirilik, BİR’in verdiği dirilik. Mutlak Dirilik Bilincinde. O Bilinçle yaşanılan Müteal Orijinal BİR Dirilik. Hangi idrak kendi idrağı içinde Kendi Kendini idrak eder? Hangi dirilik Kendi Diriliği içinde Kendi Kendinin diriliğini yaşar? Ölülerin içinde bulunan dirilik kaynağına dirilik olarak girip sınırsız diriliği yaşayandan nasıl bir söz beklerdin Allah için sevdiğim? Aklın karıştıysa aklını, aklın barınağı olan kendi örtünde bırak ta gel öyle anlaşalım.

Buraya Aşk’la girilir akılla değil. Buraya AŞK KAYNAĞININ MÜTEAL ORİJİNALLİĞİNİN YÜCELİĞİNE ancak AŞK olarak girilir. AŞK OL AŞK. Her zerreni mahvet ve AŞK ol her zerrenden. AŞK’la Aşk olanların, Müteal orijinal Aşk’ta yok olanların yoklukları adına şükürler olsun. Allah AŞK’ıyla yanarak mahviyetle Aşk’ında AŞK olanların. Ölüler alemine Aşk’ı taşıması mümkündür. (Rehavet uykusunda olanlar kastediliyor). Bunu anlamak istersen O’nun Aşk’ıyla yanan kalplerle birlikte ol. O kalbe girmeye çalış, azim et mutlaka başarırsın. Aşk ol da AŞK’ın aşklığında AŞK ile Aşk’ı yaşa Aşk ol da enginlerdeki yüceliği, sınırsızlığı yaşa. Şu enginler sınırlar vehimsel kabullenişler AŞK’ı maskeliyor kurtul onlardan. Aşk nasıl yaşanır bilir misin AŞK? AŞK’a aşık olmakla AŞK olunur ve AŞK olunuşun varlığında, yüceliğinde, sınırsızlığında yaşanır. Aşk, Aşk, Aşk, Aşk’la Aşk olup Aşk’ı yaşamak. Dilberin yüzündeki tebessümler Aşk’ımın coşkunluğunu çıldırtıyor, beni kendimden O olan KENDİ’me geçiriyor. Alelade bir ben’ken O Asil Tek BEN oluyorum, gecelerimin derinliğindeki güneşle gündüzlere bürünüyorum Allah Adı’nı yemin ederiz ki İlahi AŞK coşkunluğunun Müteal Orijinalliğinden varlığını yitirerek Aşk olan Allah’ta fan olmuştur.

SINIRSIZ MÜTEAL ORİJİNAL YÜCELİKLER ADINA ESENLİKLER

ULU RAHMAN ADI’NA—IŞIK
Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.