FASİKÜL 10 – ALEMLERİN RABBİ AŞK’INA….

Ey İnsan, “İNSAN” olmanın beşeriyetin bağrından çıktığını unutma… Her alt yapı, bir üst yapının inşasında yararlı olacak bir unsurdur… Her alt skaladan gelen alta nispeten bir üst skalaya erendir. Her bir skalanın üyesi, bir üst skalaya dahil olabilecek namzet bir üyedir.. İnsanlık nelere muhtaç.. İnsanlık sarılacak yaraların, gözleri kör olmuş beşeri varlıkların kaosları arasında çırpınıp duruyor.. Saf olan kendi saflığıyla ışıldıyor ama karanlıklardaki aydınlatımlar halen çok yavaş…  Aydınlanan aydınlatmalıdır… Zira bunun için aydınlatılmıştır ve aydınlatılmaktadır…
Işıyın… aydınlatın… işe yarayın, ziyanızın, karanlığı yırtarcasına yaptığı şoklamalar karanlıktaki ağartıları biraz olsun sağlamıyor mu o yeter…
Ey İnsan, beşeriyet sarılacak yaralarıyla karşınızda.. Bu yaraları sen saramazsan beşeriyet nasıl saracak.. Beşeriyetin “KOZMİK İNSAN” ın yaratılmasında bir hammaddeyi teşkil eden alt yapı olduğunu unutma… Celaliyetinizi anlıyoruz, ancak her şeyin yerli yerince oluştuğunu ve tekâmül icabatlarına şayan olarak oluşturulduğunu unutmayınız…

IŞIK


DOSTLARIMIZ

İnsanlığın, insanlığına insanlık katanların nasıl birer evrim aşamalarından geçirildiğini planetinizdeki her varlık bilemez… Bunlar, ÖZ KAYNAK’ larının enerjileriyle belirli bir Kozmik Sabiteye uygun doygunluğa erişmiş ve ÖZ’lerindeki Asli, Müteal Orijinal değerleri gereken yer ve zamanda gerektiği gibi (Evrensel kanunlar mucibince) tebarüz ettirebilen varlıklardır.. Bu kozmik şuurlu güç birimleri, Tanrısallığın Müteal Orijinal hususiyetlerini bir bir muayyen kozmik boyutlara uygun zaman ve mekanlarında arz ederek gerektiği gibi sergileyebilmektedirler… Bunlara birer “İLAHİ ODAK” da diyebilirsiniz… Peygamberane tedrisatları meydana getiren bu İlahi Odaklar hangi kozmik boyutta bulunurlarsa bulunsunlar, bulundukları mekanlarda gereken Tanrısal icraatı tahakkuk ettirirlerken muayyen kozmik boyut enerjileriyle takviye görmektedirler… Teknolojik boyutun Müteal Orijinal imkanlarıyla sağlanan bu enerjilerin muayyen Kozmik manyetik alana tabi olan varlıklara yöneltilmesi bu İlahi Odakların vasıtalığıyla gerçekleştirilmektedir… Böyle uygun kozmik manyetik alana tabi olan şuurlu insansal kozmik birimlerin bilinçlendirilmeleri bu yöntemle sağlanmaktadır… “Ayarlayan ayarlananı mevcut ahvaline göre ayarlamaktadır.” prensibi her kozmik boyut için geçerli olmaktadır.
Planetiniz de muayyen bir Kozmik boyutun icabatlarına göre muayyen Kozmik enerjilerle bombardıman edilmektedir.. Varlıklarda bulunan merak kodu üzerinde bir açıklama yapalım. Merak edene merak ettiğinin cevabının verilmesi hakkında bilgi sizlere daha önceki tebliğlerimizde belirtilmiştir. Merak eden, merak etmeyle ilgili eylemini mutlaka tabi bulunduğu muayyen kozmik manyetik alana göre arz edecektir… (evrensel kanun) O manyetik alana şayan olarak merak faaliyetinin bir varlık tarafından arz edilmesi, cevabın yine o manyetik alana şayan olarak verilmesini gerektirmektedir. Bu kozmik manyetik alanlara uygun varlık kategorilerine eski dilde kalben uygunluk denilmiştir. Bir varlığa Muhammedi kalp taşıyorsun demek, Sen Muhammed Mustafa Kozmik manyetik alanına uygun bir rezonans faaliyeti arz etmeye yatkınsın demektir. Muhammed Mustafa Işık Dostumuza ait olan Kozmik bir manyetik alan bulunduğu gibi, Işık Dostumuz İsa ve Musa’ya da ait olan muayyen Kozmik manyetik alanlar bulunmaktadır. Bu manyetik alanlara ait olan Kozmik Enerjiler bu alanlara uygun düşen İlahi Odaklardan tüm İnsanlığa gerektiği şekilde inikas ettirilmektedir, işte bu nedenle Işık Dostlarımızın kendi ümmetleriyle ilgili kozmik enerjileri daimi olarak gerektiği gibi gerektiği yer ve zamanda açığa çıkartarak halen tedrisatlarını devam ettirdiklerini belirtmişizdir… Dostlarımıza duyurulur.

ULU RAHMAN ADINA TESİRLER MEKANİZMASI…

DOSTLARIMIZ

Mekana sıkı sıkıya sarılmış beşeri varlıklar, afağa yönelik olmanın fevkinde enfüslerinden bihaber ve uzakta mahpes bir vaziyette bulunmaktadırlar… Özgür olmalarının sırrı, enfüslerinde bulunmakta fakat bu enfüslere de temayül gösterememektedirler… Evet bu mevzuyu defalarca zikrettik… Derununda bir hazine yattığından bihaber olan beşeriyet bu hazinenin kapağını açmaya tenezzül etmedikçe mekanın donuklaştırıcı, kapayıcı, tağyiş edici tesirlerinden hiç kurtulamayacaktır… DERUNU KENDİNE KENDİNİ SUNACAKTIR… Kendini bilmek, beşerin değişmez zaruretinin doğal olan bir başlangıcıdır… Değişmek deyince beşerin ceste ceste şuurlandırılarak gaflet uykusundan uyandırılmasını kastetmekteyiz… Beşeriyet bu uykusundan uyanmadıkça, maddenin esaretinden hiç kurtulamayacaktır… Şuurlanmak ve uyanmak için beşeriyetin mekandan gelen tağyiş edici unsurlara kendini kaptırmaması, kendi derununa yönelmesi ve Öz’e yaklaştıran bir adaptasyonu sağlamak için mekansal kayıtlanmalar ve şartlandırılmalarından kurtulması lazımdır… Beşerin cehid vermeden yücelmesi ve ÖZ’e yaklaşması mümkün değildir… İçinde bulunduğunuz çağa kadar ve halen süregelen bütün insiyatik tedrisatların arz ettiği en önemli hususlardan birisi, beşerde bulunan insiyatik kanalı tağyiş eden ve kapayan unsurlardan nasıl kurtarılacağını gösteren metotlardır. Tesirler mekanizması Planetten yükselen tesirlerin mahiyetine göre gerekli ayarlayıcı tesirleri her zamana uygun olarak sevk etmektedir. Alttaki cehidler ve yukarıdan aşağıya sevk edilen tesirlere dayalı olarak beşeriyet uygun bir mahreke oturtulmak istenmektedir. Dostlarımıza duyurulur..

ULU RAHMAN ADINA ESENLİKLER…
TESİRLER MEKANİZMASI
Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.