IŞIK DOSTLAR MESAJI…

EY İNSAN!

Hiçbir şeye benzemeyeni, bir şeye benzetilenlerin dışında ara… Ara… Ara…Ara… Ara ki bulasın, Bul…Bul…Bul… Bul ki göresin… Gör…Gör… Gör… Gör ki bilesin… Mekan; belirli bir yer (izafi)… Madde de böyle bir yeri kendisine ortam edinmiş unsur demektir… Hiçbir şeye benzemeyenin mekanı yoktur… Şekli yoktur, maddesi yoktur… Bir şeye benzetilenler izah edilebilirler. Bir şeye benzemeyen ise asla izah edilemez… Bir şeye kavuşmak ancak bir şeye benzetilmesine istinaden gerekli olan eforları gösterenlerce gerçekleşebilir. Ve o şey içinde yerleşile bilinir veya o şey ihata edile bilinir. Ancak hiçbir şeye benzemeyen, izah edilemeyen, ihata edilemeyen Sonsuz Sınırsız Haşmet Yüce Tanrı Varlığı’ dır. Sonu olmayan ihata edilebilir mi?… İnsanın insanca hususiyetler arz etmesi, İnsanca düşünmesi, O’nun kulu gibi yaşaması, O’nun vasıtalığını yüklenmesi doruğa erişince, tüm karanlıkları aydınlatacak ve onlara Tanrısal Rahmet saçacak bir güneş doğmuş olmaktadır. Planetiniz üzerine transfer edilmiş bulunan güneş dostlarımızın nasıl birer tekamül aşamalarından geçtiklerini bilir misiniz? Onlara daima muhtelif iletişim kanallarımızdan “Batan bir güneş gibi değil, doğan bir güneş gibi olunuz ve ölenlerin, dirilenlerin üzerlerine bir güneş gibi ışık saçarak doğun, onlara hayat verin, Tanrısal Rahmet saçın, afaktan uzaklaştırıp enfüse koşturun, üst nurlarla nurlanıp, nurlarınızı ihtiyaçları olan gönüllere akıtın, ihya edin, öğretin, koruyun, gözetin, kelamda bulunun, sizlere verilen Kozmik değerlerin tasarrufunda bulunun… İhlasla yaklaşanları sizler bilirsiniz”… Onlara deyiniz; “Bütün bunlar sizlere hayal gibi gelebilir ama sizlere hayal gibi gelenleri sakın ola ki yabana atmayın… Zira sizler zannettiklerinizle bunları sathi olarak değerlendirmeye tabi tutuyorsunuz… deyiniz” denmiştir, denmektedir…

Ey İnsan, senin izafi benliğinin kısıtlı keyfiyetlerinin fark edebildiği ve ilgilendiği değerlere değil, senin bağlı olduğun güneşin (ÖZ) ilgilendiği değerlere itibar ve temayül et…

Ey İnsan, Bunu ben nasıl bileceğim deme, önce derunundan sana gelen seslere kulak vermesini bil… Sen o maddeli kalıplar dünyasında bir suret olarak, suretlerin arasında bir suret gibi düşünmekte, bir suret gibi muhakeme etmekte, bir suret gibi karar vermekte, bir suret gibi kavramaktasın… Senin (İzafi Benlik) bağlı bulunduğun güneş (Yüksek Benlik) ise o mekan ve zamanın ötesinde Asil Kaynakların arasında Bir Asil kaynak gibi idrak etmekte ve hareket etmektedir. O’na gelen İlahi Hitap, sana gelen ise alemlerden alemlere inikas eden ÖZ’sel Kozmik İmkanlardır… Sana lazım olanı sen idrak etmeyebilirsin ama O sana ve O’na lazım olanı idrak edebilir… Zira sen, o fiziki dünyanda afakta kalırsan ancak lokal olan dünyevi bilince (Mutat Bilinç) sahip olabilirsin. O ise tüm fiziki mekanların ötesinde Öz’sel Bir Bilince (Kozmik Bilinç) sahip olup bu Tanrısal Bilinç’le hareket eder… Unutma ki sen, tek başına bir hiçsin, bir kopyasın, sen (İzafi Benlik) ancak kendi güneşinin (Öz) muhatap olabildiğin değerleriyle ölçülebilirsin, zira senin liyakatının kıymeti O’na gelen hakla sende yücelir… Defalarca zikredildi sana insan “Benze dendi benze, benze ki benzediğin sen O’na benzediğin oranca sana yaklaşacaktır. Evet, evet sen benzersen O’na O’nun yüzü hürmetine O’ndan sana hak doğar… Hak Hak’ka (Haşmetli Ulu Tanrı) yakın olan Asil Kaynak’ ların hakkıdır… Mekana girip elbiseler giyinen ve bu elbiseleri soyunduğu oranca kendi güneşinden imkan hasıl eder… Ancak bu elbiselerden soyunmak pek öyle kolay bir iş değildir… Elbiseleri soyunup atabilmek için (Perdelerden kurtulmak) gayret göstermelisin. Tüm efaliyetini, düşüncelerini disipline etmelisin. Bunun için efaliyet gösterirken, düşünce oluştururken Allah Dostlarına bak… Bu hususiyetlerini onlara göre ayarla, bunu başarabilmen için sana Tanrısal Bir Güç verilmiştir, onu kullan… İyiyi kötüyü vicdanınla ölçüp biçip tartarak tefrik edebilirsin… Murakabe, rıza, züht, tevbe, tevekkül, kanaat, zikir, teveccüh, sabr, uzlet gösterebilirsin. Bütün bu hususiyetlerce yücelebilirsin…

Çalış, kazan, himmetini zorla, nasibini ara… Ara ki bulasın, hakkını ver ki hak verdiğinden yana sana hak doğsun. Gözet ki gözetilesin, yaklaşmaya çalış ki seçilesin, işit ki işitilesin… İhlasla ilerle ki perdeler yırtılsın… Allah’ı çok an O’nu daimi olarak zikret… zikret…zikret…zikret… Zikret ki kalp aynan kirinden pasından temizlensin, temizle ki güzel görüntüler göstersin… Görüntüleri izle ve bunları tefekkür ederek (Vizyonsal iletişimler üzerinde mütalaa) anlamaya çalış… Her birinin sana anlatmak istediği ve senin için hususi özellik taşıyan sırları vardır… Bu mekanizmanın kadrini bil, zira senin daha üst mertebelere ayarlanman için sana ifşa hikmetler bunlardır… Bizlerin mürşitliği bütün bunları fark edebilmen için sana yardım edebilmektir… Senin için sana lazım olanları sen izleyip, sen tefekkür edip, sen almalısın… Unutma her varlığın belirli bir mukadderat formasyonu vardır ve bu da Öz’de bulunmaktadır. Bu mukadderat formasyonu ile ilgili intişarların müştemilatını sen kavrayamayabilirsin, ancak senin güneşin bütün bunları kavrayabilecek güçtedir…

ULU RAHMAN ADINA ESENLİKLER

IŞIK DOSTLAR
(İLAHİ ALEM ELÇİLERİ…)

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.